Küresel ısınma, habitatların yok oluşu, ekolojik çeşitliliğin günden güne azalışı ile ani ve önlemez doğal felaketlerin yaşandığı diğer jeolojik devirlerden farklı olarak insan unsurunun başrolde olduğu bu tahribat çağı, Antroposen olarak adlandırılmaktadır. Sanayi Devrimi ile başladığı kabul edilen ve şehirleşmenin hızla artmasıyla modern dünyaya çehresini veren bu çağ, barınma ihtiyacının ve yapılaşmanın yeni yeryüzü şekillerine nasıl dönüştüğünü de gözler önüne serer. İçinde güvenle yaşanabilecek ikincil bir doğa olan Bük barışçıl ve ütopik bir yolu görünür kılıyor. “Doğanın verilerinin işlenmesi yoluyla yeryüzüne dair yaşam alanları yeniden yaratılabilir mi?” sorusuna cevap arayan yerleştirme, konstrüktivist müdahalelerle yeryüzü şekillerini taklit ederek kurduğu oyun alanı ve yaşattığı deneyimle, insan eliyle tahrip edilen şekillere bir özür sunuyor.